Çarşamba, Ağustos 06, 2014

Belki Bir Gün...


Bir kadın düşünün gecesi gündüzüne karışan, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeyen bir kadın.

Oturup yalnızlığıma çay demliyorum, uyumak istiyorum sonra. Çokça uyumak. Pek iyi gittiği söylenemez ama sigarayla öyle böyle gidiyor işte. Saçlarım hep dağınık, uzun zamandır böyle. Günlerden, aylardan, yıllardan haberim yok gibi.

Aynaya baktığım zamanlarda, bakışlarımı birinden kaçırmak istercesine kafamı çeviriyorum hemen. Ben her şeyden önce kendimden kaçıyorum.


 Ben, bazen, neyi nasıl hissettiğimi dahi bilmiyorum. Bildiğim tek şey, gitgide hissizleşiyorum. Artık ağlamıyorum mesela. Geçmiş gözyaşlarımdan kalan çok tuz biriktirdim kirpiklerimde. Önce gözlerim ihanet etti kalbime, bir adamı görerek. Ve sonra kalbim, tüm bedenime ihanet etti. İşte tam bu noktada açıldı yaralar. Açıldığı an anladım ki kapanmayacaktı. Belki daha az kanar, belki daha az acıtırdı ama kapanmazdı işte.

Üzüldüm. Geçmişte kalandan çok, bundan sonra gelecek olanın, yaralarımı sarmaya çalışırken, o yarada kaybolacağına üzüldüm. Belki de çok şey hak edip, bende hiç bir şey bulamayacağına...

Şimdi sadece, başka bir aşka ihanet etmiş bir adamın, ihanetini benden bulmasından korkuyorum. Ve tek istediğim, belki bir gün, yaramı birinin yarasına merhem etmek. Çünkü yaralarını sararken de bencil olmamalı insan. O gün geldiğinde, yalnızlığımı da susmuşluğumu da yolcu edeceğim...


1 yorum: